19 Mayıs 2011 Perşembe

Komşuluk ilişkileri...

Başlıktanda anlayacağınız üzere bu ilişkilerden muzdaribim.

Beceremiyorum,iyi bir komşu olacağım diye mesela dedikodu yapamıyorum,

yanımda yapılmasına izin vermiyorum,mıç mıç olamıyorum,klasik kadın muhabbetlerine katılmıyorum.

Sabah akşam birlikte vakit geçiremiyorum...Onlarla birlikte ilk önce spor yapıp eve gelip bir dünya kahvaltı yapamıyorum...

Hem ben falda bilmem,kime ne diyeceğim ne sallayacağım...

Tüm bunları yapamadığım için koskoca binada 1 tanecik bile komşum yok :)

Yapayalnızım...Bina hoşlanmadığım tiplerle dolu.

Kasaba gibi...çok kalabalık bir blokta yaşıyorumçHay!yaşamaz olaydım!

Sevemedim şu komşuluk ilişkilerini,her yer dedikodu kokuyor

herkes birbirinin ardından konuşuyor yüzüne gülüyor ,görseniz kırk yıllık dost misaliler.

Peki ya ben ben nasıl olucam...benim durumum ne olacak?

30 dairenin içinde bir kişi bile bana uymazmı,yok uymuyor kardeşim hiçbiri dengim değil.

Tek muhattap olduğum kapıcımız :) oda olmasa neyapardım bilemiyorum.

az önce kapımın önüne atılmış olan karpuz kabuklarını topladıgım gibi fırlattım,
,neden niçin yapıyorlar bilemiyorum ama anlasılan benden hoşlanmıyorlar ve inadıma yapıyorlar.

Daha bunun gibi niceleri aslında yasadıklarım,

İNSANLARLA birlikte yaşamayı yeğlerdim ama maalesef olmadı,

adını koyamadıklarımla aynı binada yasamak oldukça güç...

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Facebook -Twitter Blog yazarlarının düşmanı mı?



Az önce bir arkadaşımla görüştüm...Bloğumdan bahsetmiştim.

Hayırlı olsun dedi,okumuş sağolsun.

Sonra kusura bakma ama kim okuyacak yazdıklarını dedi?

Yanlış anlama ama biz millet olarak okumayı sevmeyi ki,boşuna vakit kaybı değil mi bu yaptığın dedi.

Olsun dedim...Varsın kimseler okumasın,ben içimi dökeyim özgürce klavyemi kullanayım,

canım çıkana kadar beynim zonklayana kadar yazayım rahatlayayım yeter dedim.

Bana güldü...ve şöyle dedi;

Facebook ve twitter gibi paylaşım siteleri dururken kimse gelipte yazı mazı okumaz zahmet etmez!

İnsanların çoğu o formattaki sitelerde eğlenme,zaman geçirme yöntemi bulmuşken

senin ki vakit kaybından başka birşey değil.

Tamam abicim okumasınlar allah allah,

illa birileri saçmalayışlarımı okuyacak değil ya...

Facebookmuş,twitter'mış bunlar beni bağlamaz.Bende kullanıcıyım ama blog yazarlarını takip etmektende vazgeçmedim hiç.
Okumayı seviyorum,farklı yürekleri anlamaya,tanımaya çalışmaya meraklıyım.

Okurken düşünmeyi,gülmeyi,hüzünlenmeyi,aşklarımı düşünmeyi,ülkemin halinin ne olacağı hakkındaki görüşler vs...Bunlar hoşuma gidiyor.

neyse uzattım iyice,

illa birilerinin okuması,takipcisi olmasımı gerekiyor yazdıklarımızın.

Oysaki hepimizin 'Günlükleri' gizli yazılmazmıydı?

Farzedin ki blogcularda bir günlük yazarı!

Mavi Aşk'a


Aklıma düştün yine...Nicedir düş'müyordun,

Düş'sende uyanmayı biliyordum.

Gözlerimi kapayışım,uykuya dalışım gelesin diye değildi.

Yine içime kazındın,

küllerimden doğurdun,

oldu mu şimdi bu yaptığın,

bak şimdi yeniden buldum!

10 Mayıs 2011 Salı

Yüksek Sadakat Abicikler,bizi'' Yüksekten'' düşürdüler :P

Uyuyamadım sabahın 6'sında uyandım haberleri izliyorum ve yine kahve eşliğinde tabii ki :)

Hiç güzel haber yok!İçim karardı...Aslında gözümü açar açmaz ''eurovision yarışmasında yarı finalde''elendiğimizi duydum..

Yüksek sadakat abiler ,ciddi ciddi bizi 'yüksekten' düşürdüler.

Güler misin ağlar mısın bilinmez ama çok daha kötü şarkılar bile finale çıkarken ne olduda elendik merak ediyorum.

Aslın Yüksek Sadakat Abileri severim,tarzları,müzikleri güzel...Ne yalan söyleyeyim eurovision şarkılarını beğenmemiştim.Sevemedim bir türlü...İçime sinmemişti.

''Limi limi ley'' gibi saçma sapan bir eurovision şarkısından daha iyi oldukları kesindi,

ee ne oldu da böyle oldu sebep nedir düşün dur...

Ne kötü oldu yüksek sadakat abicikler için bu durum,okadar emek verdiler,reklamları yapıldı

derece beklerken yarı finalde elenmek korkunç olmalı...

Sanırım ben olsam kendimi bir odaya kapatır uzun süre çıkmazdım,

ya da kafamı kuma gömerdim:))) Kıçım başım açıkta kalmış banane kimene...

neyse benden bukadar aslında daha yazacak çok şeyim var,

sabah mahmurluguyla ancak bukadar toparlaya bildim düşüncelerimiz...

Bu arada iyi ki finale çıkmadık,zaten o seçilen şarkıyla kesin sonuncu olurduk.

Kabul etmek gerekiyor yanlış bir seçimdi,şarkıyı daha bizler beğenmezken Dünya nasıl beğensin?Bunu beklemek aptalca olmalı.

Azerbaycan'ın şarkısı çok güzel!Herkesi onları desteklemeye çağırıyorum.

Çok sevdiğim bir şiir...

Yollarimiz burada ayriliyor
Artik birbirimize iki yabanciyiz
Her ne kadar aci olsa, ne kadar guc olsa
Her seyi evet her seyi unutmaliyiz


Her kaderin tesellisi bulunur, uzulme
Insan ne kadar sevse unutabilir
Mevsimler, gelir gecer, yillar gecer
Sen de unutursun bir gun gelir


Hic yasamamiscasina, hic sevmemiscesine
Unutursun o gunlerimizi, gecelerimizi
O gunlerce gecelerce sevismelerimizi


Her seyi evet her seyi unutabilirsin
Hatta butun yazdiklarimi satir satir
Kalirsa, icinde bir derin sizi kalir


UMIT YASAR OGUZCAN

Yeni Bloguma merhaba :)

Selam olsun tüm blogcu dostlara....

Henüz izleyicisi,takipcisi olmayan bi haber bloğuma merhaba.

Madem teknoloji devrindeyiz kağıda kaleme sarılıp yazmayı unuttuk,

mektupların yerine mailler geldi,telefonların yerine sosyal paylaşım siteleri geldi,

ee benimde günlüğümün aylığımın yıllığımın yerine neden bir Blog sayfası gelmesin.

Öyle ya eskiden günlüklerimiz yazdıklarımız çizdiklerimiz saklıydı büyük bir sırdı hatta,

sayfanın baş kısmına LÜTFEN OKUMAYIN ÖZELDİR diye yazılır okunmayacağını umardık.

Düşünceler kısıtlıydı,özgürleşememiş kalemlerle yazıldı birçok kagıtlar...

Şimdi düşüncelerimi kalemimi özgür bırakma zamanı,

''içindeki sesleri serbest bırak'' diyordu kelebek dostum arkadaşım...

Onun bu sözü beni heveslendirdi ...

Kahvemi yaptım,sigaramı yaktım bloguma isim koydum

... ve start yazmaya başladım.

Derin sızılar...Düşünceler!

Kimi zaman saçmalayacağım,ki mi zaman küfür edeceğim,kimi zaman sevineceğim

kim bilir neler neler yazıp çizeceğim...

Kendime hoşgeldin diyorum

-Hoşbuldum. :)